DAMAĞIMDAKİ SİYANÜR Kış bitiyor. Kesif bir karanlık engel oluyor, hayali kağıtlarıma ruhumdan dökülen notaları nakşetmeme. Çişim geliyor, çişi gelince tuvalete gider insan ama bu ayazın ve bu karanlığın içinde mesanemi boşaltabileceğim bir tuvalet yok. Bir zamanlar kalbim heyecanla çarpardı. Özellikle ergenliğe adım attığım ilk yıllarda. Şimdi kalbim öylesine yorgun ki hatırlamaya korkuyorum, mazideki aşkları. İnanç, bir ara kafasını uzatır gibi oluyor ama halime pek bir acıdığından olsa gerek, yanıma sokulmuyor. ‘Kırmızı düşlerin yalnız çocuklarısınız’ derdi tanıdığım tek şairdi Bay Ç... Kalın kaşları, duygularıyla hemhal olmuş bedeniyle, dünyanın yükünü Atlas gibi hep sırtında taşırdı. Şimdi kim bilir nerede? Hangi düşlerin peşinde yaşama tutunmakta? Saat yok artık hayatımda. Akrep ve yelkovan neye benziyordu? Onu bile unuttum. Hangisi uzun hangisi kısaydı? Peki, hangisi dakika ve hangisi saati gösteriyordu? Biliyorum Bay Ç. Yine uykusuz ve dert edinmekte mazlumların acıl