Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KARA MİZAH...

Kimsesizliğin meşru olduğu, bireylerin yalnızlaştırıldığı bir girdabın içinden geçiyoruz. Devlet elini her alandan çektikçe bireyin can güvenliği azalmakta. Paran kadar güvenlik ve paran kadar sağlık diyen bir sistemin pençesindeyiz. Seksen sonrası gelişen politik iklimin sancılarını  yaşıyoruz. Neo liberalizmin safralarını geçtiğimiz her dakika toprağın altından çıkan cesetlerle kusuyoruz. Dünyayı bir tiyatro sahnesine benzetmek mümkün. Sahnede olanları hayretle ve tutsağı haline geldiğimiz soysuz cahilliklerimizle izliyoruz. Rollerimiz daha doğduğumuz an bizlere veriliyor. Kapitalizm; minicik bedenlerimize, gözümüzün yaşına bakmadan her birimizi ateşin içine atıyor. Türkiye de bir ilçe 'SOMA' o ilçede yaşayan proleterlerin hazin hikayesini tüm dünya hayretle izliyor. Global köyümüzün riyakar insanları gözlerini dört açmış emekçilerin dramına kilitleniyor. Sorunlarımızı dile getirmekten yine uzak bir medya anlayışının, duygusal retoriği ile beraber, ülkece sedyede çi

ÇOCUKLUĞUMDAN İZLER...

Bir tren garında tanıştık, mutluluğu ve sevgiyi arayan o yüce adamla. Okumak istemeyen bir toplumun içinde yaşayan yorgun çocuklardık hepimiz.Enerjimiz topun peşinde koşmaya ya da sadece misket atmaya yetiyordu. O zamanlar düşüncelerimizde bedenlerimiz gibi küçük ve masumdular.İlk kitabımı elime aldığımda, kendimi sonsuzluk treninde bulacağım, o küçük garda tanıştım sessizlikle.Daha çocukken anlıyordum hayatı yavaşlatmak gerektiğini.Hayallerim, jetgiller ailesinin yaşam tarzına imrenmekten, nostaljik bir havaya bürünmeye başlıyordu.Büyük at arabaları, gaz lambaları, ahşap bir çalışma masası ve sonu gelmez balolar artık düşlerimi süslemekteydi.Minyatür bir Rus soylusu yaratıyordum kendimden.Aslında çok istiyordum gücü elimde tutmayı. İktidar çıplak ayakla toprağa basarken canınızı yakan arsız bir dikendir diyordu küçük kalbim.Ağlamakla barışık dönemlerden geçiyordum.İnsanlara aradıkları mutluluğu vermek isteyen kafası karışık yaramaz bir çocuktum. Ancak hep geride kalmayı yavaş olma

ESKİ ŞARKISI

Genç ve güzel bir kız yerde uzanmış, çevresindekiler telaş içerisinde, kızın gözleri umutla açılıyor, bakışlar endişeli ve zor nefes alıyor. O sıra bir kuş tüyü konuyor saçlarına, kızın kolunda A rh + yazıyor. Bir damla gözyaşı ve çıkmış bir ayakkabı. Görüntüler Gezi olaylarına kadar sürüklüyor bizi. Ağaçların arasına atıyor ruhsuz bedenlerimizi, elele tutuşup sevgiyle sarılmayı öğretiyor bize bir çadırın içinde. Sonra geliyor karanlığın şövalyeleri, sonra öldürmek için sevgiyi harekete geçiyorlar. Özel sandığımız hayatımız açılıyor bir anda kamuya. Binlercesi yığılıyor ormana, kaçacak yeriniz kalmıyor ve dünyanın en doğal şeyini salgılıyor vücudunuz korkuyu… *Güzel olan ağaçlar diyorsunuz belki de, karanlık içine çekiyor tüm kötülüğü. Gözlerinizi kapatıp hazırlanıyorsunuz en kötüsüne. Üzerinize boca edilen milyonlarca kuş tüyü ile hafifliyor ruhunuz. Grup üyeleri özgürce söyleyebiliyorlar şarkılarını, ama artık bir dehşetin içindesiniz. Uyanmak için fazlası ile beklediğiniz bi