Toplumsal gelişim süreçlerini incelerken, pek çok disiplinden yararlanılabilir. Ancak toplumsal ya da bireysel olgularda bireyin, kişisel deneyimlerinin gerçeğe yakın sonuçlar verdiğini yadsıyamayız. Türkiye örnekleminden hareketle sevgi, cinsel yoksunluk ve kadın, erkek ilişkilerini değerlendirmeye, bu veriler ışığında “kutsal şiddete” doğru uzanan yolun takibini yapmaya çalışacağım. Modern batı toplumlarındaki iletişim biçimlerini unutun. Yaşadığınız coğrafyanın gerçekliğini okuduğunuz çoğu kitabın içerisinde aramaya çalışmayın, lakin bu çabanız beyhude bir çaba olabilir ve hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Doğu toplumlarında sevgi, şiddet ögelerini içinde barındıran bir ruh halidir. Modern batı toplumlarına ilişkinde aynı tespiti yapmak yanlış olmayacaktır. Ancak buradaki temel paradoks şiddetin boyut değiştirmesinde yatmaktadır. Mülkiyet, mantalitesinin bireyin ruh dünyasındaki hakimiyeti göz önünde bulundurulduğunda, geldiğimiz noktada doğu toplumlarının kutsal maneviyatından