Güneşin çocukları henüz yatağa yeni düşüyordu. Üzerimi değiştirirken yerde duran iç çamaşırlarından kendime ait olanı bulmakta zorlandım. Bir kez daha arkamı dönüp ona baktığımda vücudunun kıvrımlarını hayranlıkla izliyordum. Çocukluğumun seslerini kulağımda duyarken evi biran önce terk etmeliyim, gömleğimi iliklerken sırasını karıştırıyorum. Küçük kağıdı karalarken aklıma gelen ilk sözü iliştiriyorum “Elimde değil” Dışarı attığımda kendimi ruhumun hala o evde olduğunu bilerek soğuk havayı çekiyordum ciğerlerime. Kimden kaçıyordum yatağımda inleyen kadından kaçmıyordum. Felaketimden çözemediğim yığınla sorudan kaçarak ilerliyordum şehrin kör sokaklarında. Otobüs durağındaki simitçiden almayı düşündüğüm şeyi es geçiyorum. Bozuk atıyor simitler. Sahile vurmalıyım hiç vakit kaybetmeden yeniden vurmalıyım kayaklıklarıma. Sisifosun kayası gibi denizle olan ilişkim. Dalgalara her çarpışında bedenim, yeni bir umuda kanat çırpıyor ruhum. Edebi şımarıklıklarımı okuttuğum binlerce okuru