Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KADIN VE ÖZGÜRLÜK

Toplumlarımız, yani yaşadığımız ülkelerin içerisindeki insan gurupları.Kadın ve erkek bireylerin oluşturdukları, kalabalıklar yığını olarak ta ifade edebilmek mümkün.Anadolu coğrafyasındaki, günümüz insanal ilişkilerin uğradığı tahribata, kapitalizmin yıkıcı etkisine ışık tutma çabası içerisinde olacağım.    Özgürlük kavramı; kadın ve erkek bireylerin yaşam alanlarının serbestliği ile doğrudan orantılıdır. Özgürlüğü sınırlayan olgular; geçmişten günümüze dek taşınan gelenekler, tabu niteliğindeki batıl inançlar, öz kültürün dışından, kültüre entegre olan toplumun inanç biçimiyle paralellik gösteren değerlerin, toplumda itibar görmesi olarak sıralanabilir. Özellikle günümüz Anadolu coğrafyası, global egemen güçlerinde rolü ile birlikte Arap kültürünün egemenlik ve etki alanına girmiş durumdadır. Dünya siyasi ikliminin devrimler çağından, kapitalist imparatorluklar çağına evrilmesi ile beraber, insanlığın edindiği deneyimler ışığında, oluşturduğu tüm değerler tek tek yıkılmaya başladı.

BU İŞTE 1 YALNIZLIK VAR!

Issız sokaklarda yürüyorum.Bugün televizyon kapalı, siyaset kitaplarımın arkasında saklanıyor.Nedenini bilemediğim öfke nöbetlerimin geçmesini bekliyorum.Rüzgarın yüzümü okşaması ve dudaklarıma yakıştıramadığım bir gülümseme var ruhumda.Sokak lambaları hüzünle aydınlatırken yolumu,aşkın fısıltısı kulaklarımı yırtıyor sanki...Koşmak gerekiyor bazen nedenini bilmeden koşmak.Kim ne zaman kararttı masum gözlerimizi.Şiir kapımı çalarken,kağıtlara küsüyorum kalemimi toprağa bırakırken,küçük bir kız çocuğu beliriyor tam karşımda. Ağzında yüzüne yakıştıramadığım  maskesi ile gülmeye çalışıyor.Yanıma geliyor usulca,başını omzuma yaslarken yalnızlığı paylaşıyoruz, sadece o gece için.Küçük elleri uzanırken ellerime buz kesiyor avuçlarımın içi.Birden o kıza bağlandığımı düşünerek irkiliyorum.Karşımızdaki tepelere bombalar düşerken, dünyada kalan son sevginin tadını çıkarıyoruz ikimizde...Lösemi hastası küçük bir çocuğu bugün toprağa veriyoruz.Bu insanlar delirmiş olmalı.Tüm bu deliliğin başın

SAAT:23.51

Gecenin karanlığında, ruhumu önüme katmış yürüyorum.Havanın kasvetli oluşu son günlerde canımı sıksa da, yaşamakta kararlı görünüyor insan, her koşul altında.Bulutlar ayın önüne set olurken,yağmur tehdit edercesine yüzüme doğru değiyor.Güzel bir kadının ertesi gün sendromunu yaşıyor sanki bedenim.Karşımdan bana doğru yaklaşan adamı kuşkulu bakışlarla süzerken,içimden okkalı bir küfür savuruyorum boşluğa.Bugünün tek tadı ayakkabımın altında çıtırdayan salyangozlar sanırım.Kendimden eminim hain karanlığın içinde, acımasız bir katilim.Kurbağa tekmelemece oynamak istiyor içimdeki vahşi ses, onunla tartışırken küçük bir salyangoz daha çıtırdıyor ayaklarımın altında.Bilincimle neleri bastırdığımı düşünmeme vaktim yok.Ancak uzakta gördüğüm kırmızı soluk ışığı sigara ateşine benzetiyor baştan çıkaran gözlerim.Sigaraya duyulan özlemi hatırlıyor dudaklarım,genç sevgili ile buluşamayan heyecanlı ergenler gibi...Aklımın içinden geçerken zamanın treni,koşuyorum karanlığın içine doğru.Sağımda b